Geçmişin bize yüklediği ana kültürlerden biri olan değer kavramı, günümüzde anlamını kaybetmek üzere olan en önemli duygudur. Hal böyle olurken görüşümüzü önemli derecede etkileyen duygu kavramı olan değer, hâlâ karşılık bulsun diye yapılan eylemlerin başında geliyor. Sosyal yapı içinde başkasına ait kullanılmak üzere beynimizde yapılandırılan değer kavramını kendimize uyarlamamız gerektiğini fark eden çok az insan var. Bazen bu kavram narsizme doğru yol almaktadır. Yer ve zaman bildirimini kullanmakta zorluk çektiğimiz her olay ve durum gibi, duygu kavramlarını da kimi zaman yersiz kullanım gibi bir meselemiz oluyor haliyle.
Tüm bunlar ışığında duygu kavramını doğru açıklamak, sosyal yapı içinde yer edinen meslek insanlarına düşerken, kimsenin konuya yeterince açıklık getirememeleri insanlık için bir eksikliktir.
Karşımızda ki kişiye verilen fazla değer ya da karşıda ki kişiden beklenti içine girilmişse, arz ve talebi de kişi kendisi oluşturmuş oluyor. Haliyle karşıdan gelen değer karşılığı sürpriz olur. Ancak sürprizler her zaman istediğimiz gibi sonucu vermeyebilir. Belki de başkasına değer vermek isteyen kişi değere daha ihtiyacı olduğundan böyle bir girişim içindedir. Düşünmekte yarar var. Değeri anlamlı kılmak insanın, ne yaptığını, neye ihtiyacı olduğunu bu ihtiyacını başkalarında değil kendi içinde ve duygusuyla edindiği olumlu düşüncelerle hayatına uyguladığı davranış ve enerjide mevcuttur. Bu nedenle değer kavramını yerinde kullanmak, karşıda ki insanı tanımlayıp kusurlarını fark edip, RET YUMUŞAK, KABUL MESAFELİ olmalıdır.